ELÇİBEY’İN ARDINDAN

ELÇİBEY… (21 Haziran 1938-22 Ağustos 2000)

 BÜYÜK TÜRK IRKI!… BAŞIN SAĞ OLSUN !..

Bakû, 5 Eylül 1990… Elçibey’in bir Aksakal Türk ile vedâlaşması… (Özel Arşiv)

*  *  *

TÜRK IRKI’NIN 13üncü BOZKURT’U… GERÇEK BOZKURT… NUR İÇİNDE YAT!… Kefenin Türk Bayrağı, Durağın Türk Uçmağı, Konağın TANRIDAĞI, Bulağın Orkun Irmağı  olsun.

ve

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!…

“Büyük bir Türk dünyası kuralım. Birlik olalım. Türkiye ve Azerbaycan birleşelim. 110 milyonluk bir güç olalım. “

(Elçibey, Mayıs 2000)

*  *  *

ELÇİBEY’İN VEFÂTINA TÂRÎH

Devamını oku

Yener Süsoy’un Talat Halman İle Roportajı

Hürriyet Gazetesi’nin 20 Mart 2000 târîhli sayısında Bay Yener Süsoy’un Türkiye’nin ilk kültür bakanı Bay Talat Halman ile yaptığı bir röportaj yayınlandı.

Röportaj:

Nihat Erim hepimizi aldattı

Yener SÜSOY

20 Mart 2000 (Hürriyet)

Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı Talat Halman anılarını Hürriyet’e anlattı.

Talat S. Halman, Atatürk’ün İhtiyat Filosu Komutanı Tümamiral Sait Halman’ın oğlu. 7 Temmuz 1931’de Kadıköy Şefikbey sokak 13 numarada doğdu ama, çocukluğunun büyük bir bölümünü Gölcük’te geçirdi. Sonra ver elini Amerika… Anne ve babası Trabzonlu olduğundan kendisini de Karadenizli kabul ederek ‘‘Bir dostu gıllıgışsız sever ve över Lazlar’’ der.

———-

KOMÜNİST TİYATROCU

Devamını oku

TÜRK’LERİN HARB SAN’ATINA HİZMETLERİ

EL EDİLLE-TÜR RESMİYYE FİT TEÂBÎ-YÜL HARBİYYE

(TÜRK’LERİN HARB SAN’ATINA HİZMETLERİ)

14.ASIR ORTALARINDA TÜRK TÂBİYESİ

El Edille-tür Resmiyye Fit Teâbî-yül Harbiyye Arabca el yazması bir kitap olup 770 Hicrî (1368-1369 Mîlâdî) târîhte Mısır-Türk Orduları kumandanlarından Benlioğlu Mehmed Beğ tarafından yazılmıştır. Kitap 1936 da Kurmay Yüzbaşı Feyzi Beğ vâsıtasıyla Türkçe’ye tercüme edilmiş olup, aslı Istanbul Ayasofya Kütüphânesinde 2839 Nu. da kayıtlıdır. “Türk’lerin Harb San’atına Hizmetleri” kitabı 1936 yılında Erkân-ı Harbiyye-yi Umûmîye Riyâseti, Xuncu Şûbe tarafından yayınlanmıştır.

Başlangıç

Kitap VIIIinci Hicrî asırda yazılmıştır. Beyânına göre Türk’ ler herşeyden önce askerlikte moral eğitimine önem veren bir millettir. Bu sebeple o çağlarda orduların başlarında olan kumandanlar, emirlerindeki mâiyete sık sık telkînler verir ve bu branşa ait değerli neşrîyâtla onların morallerini yükseltirlerdi.

Türk’ler herşeyden önce bir asker-bodundur. Bunu türlü vesîlelerle dâimâ görmekteyiz. “Türk bülûğa varınca fennî harb, tîr-endâzlık, kargı kullanmak ve emsâli şeyler tâlîm olunurdu. Türk’ler ok atmak yahut kargı ile oynamak için tâlîme çıktıkları zaman hiç bir asker veyâ âmir onlarla konuşmaya veyâ onlara yaklaşmaya cesâret edemezdi. Harb fenlerinde mahâret kesbedince askerlikte tedrîcen kat’-ı merâtîb eder nihâyet ümerâ-yı askeriyyeden olurdu. Bu son rütbeye vardığı zaman artık ahlâk ve terbîyede de tekemmül etmiş bulunurdu.” sözleri Makrizî’nin 2nci cilt, 213 üncü sayfasından olup Medenîyyet-i İslâmiyye târîhinde zikredilmiştir ve yukarıdaki iddia’ları tasvîb etmektedir.

Eski kıt’a kumandanları askerlerine örnek olabilmek maksadıyla ekser zamanlarını at pazarları, silâh dükkanları ve sahaf çarşılarında geçirir ve o muhitlerde dolaşırlardı.

Devamını oku

OKÇULUK

Istanbul Okmeydanı’nda hedefe ok atışı

Târihin bir. olağanüstü ve şâhâne işi

Kürşad’ın Költigin’in Çağrı Beğ’in “OK” çekişi

ATSIZ

*

ESKİ TÜRK SPORLARI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

Halîm Bâkî Kunter
Istanbul-1938
* * *

Bağlantılı sayfa: ok ve okçuluk

 

Istanbul Okmeydanı’nda hedefe ok atışı

1. Resim – Istanbul Okmeydanı’nda hedefe ok atışı (Franz Taeschner, 17nci Yüzyılda

Istanbul Hayatı, 1. cilt, Hannover 1925)

Taybuga’nın Ayasofya kütüphânesindeki kitapları ve o cildi terkîp eden ri­sâleler Okçuluktan, Atıcılıktan, Binicilikten, Ok ve Atıcılarından bahseden değerli birer eserdir (Fihrist numarası 2902  ve 3314,  3800 ). Bunlardan 3800 Nu. da kayıtlı kitabın 119 uncu yaprağının (7) ikinci yüzüne muahharen Mehmed Pehlivan adlı bir üstâd-ı kâmil, teknik bir bahse dâir mühim bir hâşiye yazmıştır. Mehmet Pehlivan zamânının en meşhûr pehlivanlarından olup 1651 senesinde ölmüştür.

Devamını oku

HEYDER BABA’YA SELÂM-Şehriyâr

   Muhammed Hüseyn ŞEHRİYÂR

HEYDER BABA’YA SELÂM

Heyder Baba, ıldırımlar şakanda,
Seller, sular şakkıldayıb akanda,
Kızlar ona saf bağlayıb bakanda,
Selâm olsun şevkatize, elize,
Menim de bir adım gelsin dilize.

Heyder Baba, kehliklerin uçanda,
Göl dibinden dovşan kalkıb, kaçanda,
Bahçaların çiçeklenib açanda,
Bizden de bir mümkün olsa, yâd ele,
Açılmayan ürekleri şâd ele.

Bayram yeli çardakları yıkanda,
Novruz gülü, kar çiçeği çıkanda,
Ağ bulutlar köyneklerin sıkanda,
Bizden de bir yâd eyleyen sağ olsun,
Derdlerimiz koy dikkelsin dağ olsun.

Devamını oku

OK ve OKÇULUK

GENEL BİLGİLER

Ok Türk’ler
tarafından i’câd edilmiştir. Daha önceki devirler hakkında bir bilgimiz
olmadığı için ok ve okçuluğun en parlak zamânının Osmanlı’lar devrine
rastladığını söyleyebiliriz.

Ok ile ilgili Hazret-i
Muhammed’e atfedilen 40 hadîs, Sultan İkinci Mahmud zamânında Eyüp Câmi’i imâmı
Abdullah Efendi tarafından tefsîr ve tercüme edilerek pâdişâha sunulmuştur.

İslâmiyet’in ilk
zamanlarında Arap oklarının mesâfesi bugünkü ölçülerle 500 metreyi geçmiyordu.
Osmanlı’ların elinde ok 845.5 metreye kadar fırlatılmıştır. 

ÜNLÜ OKÇULAR

Devamını oku

TÜRK DEVLET GELENEKLERİ

20 Şubat 2001
ERK YURTSEVER WWW.TONYUKUK.NET

DEVLET GELENEKLERİ

Türk Devlet Geleneklerinde yeri olmayan davranışlar:

Hiç kimse devlet başkanı için “son derecede terbiye dışı bir üslûb kullandı” diyemez.

Hiç kimse devlet başkanının kullandığı uslûb ile kendilerine karşılık veremez.

Hiç kimse devlet başkanından özür dileme talebinde bulunamaz.

Hiç kimse veyâ hiçbir kurul devlet başkanının kendince doğru bulmadığı bir davranışını uluorta kamuoyuna açıklayamaz.

Hiç kimse kendisinin kamuoyuna yansıttıklarını, devlet başkanının yansıttığını iddiâ edemez.

Hiç kimse devlet başkanı hakkında bir toplantıyı “arenaya dönüştürdüğü” ifâdesini kullanamaz. Böyle bir ifâde hoşgörü ile karşılansa bile, “arenaya dönüştürme” fiilinin ne demek olduğunun açıklanması gerekir.

Devamını oku

DÎVÂN Ü LÛGÂT-İT TÜRK’TEKİ ATA SÖZLERİ

SUNUŞ

       Bilinen en eski Türk lûgatı Dîvân ü Lûgât-it Türk’de külliyetli miktarda ata sözü … bulunduğu, bunların ise türlerinin günümüze ulaşmış belki en eski numûneleri olduğu malûmdur. Dîvan’daki bu ata sözlerinin … misâl getirilmek üzere kullanıldıkları da bilinen bir gerçektir.

     Dîvân ü Lûgât-it Türk’de Türkçe, kelime olarak lûgatte, müellifince kurulan cümleler içinde ve misâlen getirilen ata sözlerinde, dörtlüklerde ve beytlerde kullanılmıştır. Türkçe kelimeleri lûgat yapmak, eser müellifinin zâten asıl maksadıdır. Yine müellifin bu lûgatleri açıklamak için kurduğu alelâde cümlelerde kullanılan Türkçe ise kendisine âittir. Bu kelimeler ve alelâde cümleler kelime morfolojisi veyâ gramer kâide­leri açısından ehemmiyeti hâiz olabilirlerse de yine misâl getirmek için Kaşgarlı Mahmud Beğ’in eserinde kullandığı ata sözleri, …, Türkçe’nin ano­nim kültür, san’at ve edebîyât ürünleridirler. Bu bakımdan bu önemli edebiyat unsu­runu bir arada görebilmek maksadıyla, daha önce derlenmiş olmalarına rağmen, bu ata sözlerini bir kere daha derlemeyi uygun bulduk. Burada şunu da belirtelim ki bu derlemeyi yapan kişinin görüşü, bâzı Türk ata sözlerindeki açık veyâ kapalı anlatımlar, sanki Türk Töresi’nin maddelerini muhtevîdirler.

     Dîvân ü Lûgât-it Türk’de 1. ciltte 163, 2. ciltte 51 ve 3. ciltte 104 adet olmak üzere toplam 318 adet “Sab” denilen ata sözü vardır. Bunların 3 adedi, kendilerine “ata sözü” denilmesine rağmen, lûgatte geçen bâzı kelimelerin cümle içindeki kullanılışını göstermek için kurulmuş basit misâl cümleleridir. 1. cilt, 369’daki “0l keçişni sub iletti” yâni “O keçisini suya götürdü” ile 1. cilt 386’daki “Ol kulın tepik tepdi” yâni “O adamını tekmeledi” cümlelerinin ata sözü oldukları söylenemez. 1. cilt 244’deki “Oñay irpeldi iş” ise düzeltilerek “Oñay iş irpeldi”, yâni “Kolay iş biçildi, bitirildi” hâline sokulsa bile, bu sözün ata sözü ile bir ilişkisi yoktur. Bu bakımdan ata sözü denilen 318 adet deyişten 315 adedi gerçek ata sözüdür.

     Bu 315 adet ata sözünün 3’ü 3 defâ, 26’sı da 2 defâ, ya aynen veya çok az farklılıklarla mükerreren kullanılmışlardır. Böylece ziyâde olanlarının adedi 32’dir ve 315’ten tenzil edildiklerinde ata sözlerinin sayısı 283’e iner.

     Maamâfih bu takdimde, ziyâde geçen bu ata sözlerinin “DLT Tercümesi”ndeki yerleri de belirtildi ve farklı olanların içlerinden akla en yakın olanı yazıldı. Ayrıca, yemîn etmek için kullanılan bir mesel de ata sözü gibi kabûl ile yukarıda ta’dâdı yapılan 28 sayısının içine bu dahî dâhil edildi.

     Ata sözleri, sözün ilk kelimesinin baş harfine göre abaça düzeni ile dizildi. Yanına “Tercüme”deki yeri işâretlendi. Bu işâretlerde Romen rakamı ile cildi, Latin ra­kamı ile de sahifesi gösterildi. Ayrıca ata sözünün altında, sözün yaşayan Istanbul Türkçesi’ne çevirisi verildi.

– A –

Abçı neçe al (tep) bilse, ayıg anca yol bilir (I. 63) (I. 332)

     Avcı ne kadar hîle bilse, ayı o kadar yol bilir.

Devamını oku