Köktürk alfabesiyle taşa kazımak

09.06.2001

Sayın Tonyukuk,
Eğer orhun abidelerinin orijinal yani Köktürk alfabesiyle yazılmış tam metinlerini bana gönderebilirseniz, bunları memleketimde bir taşa kazımak istiyorum. Amatör olarak heykel yapımı ile uğraşıyorum. Ordu’nun Mesudiye ilçesi Uluğbey yaylasındaki köyümüzün az ilersinde bir büyük kaya var. Bunu onun üzerine yazmak benim için gurur kaynağı olacaktır. Bilginiz dahilinde olsun. Köyümüz bir Türkmen köyüdür. Eski Türk inançlarını hala yaşatmaktayız. Şamanizm kalıntıları hala olduğu gibi devam ediyor.

Yüzde yüz Türk olduğumuzda cihan bizimdir.

Hüsnü

* * *

15.06.2001
Azîzim Hüsnü Beğ,
Size Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtlarının Türk imleri ile yazılmış tam metinlerini gönderiyorum. Tabiatiyle bu metinler taşlara işlenmiş orijinal metinlerin kopyalarıdırlar. Taşların en sağlıklı fotoğraflarını ve bunların rötuşlu hâllerini TİKA’nın hazırlamış olduğu “Orhun” adlı eserde bulabilirsiniz. Bu konuda Rahmetli Hüseyin Namık Orkun Beğ’in “Eski Türk Yazıtları” adlı eseri de size büyük ölçüde yardımcı olacaktır.
Adını yazmadığınız köyünüzde Anadolu’daki pek çok Türkmen köyünün kabristanında veyâ yatırlarının bulunduğu yerlerde rastlanan taş yığınlarına rastlamak belki de mümkündür. Yöre halkı bu taş yığınlarına nevrûzda (bazı yerlerde hıdrellezde) dilek tutarak mâkûl bir mesâfeden yeni taşlar atarlar.
Eğer atılan taş atıldığı yığının üzerinde yere yuvarlanmadan takılır kalır ise tutulan dileğin yerine geleceğine inanılır. Bu taş yığınlarını biz Osmancık kabristanında ve Merzifon’a 2 km. mesâfedeki bir başka kabristanda görmüşüzdür. Bir dostumuz, Ankara’nın Yavrucuk köyünde yeni evlilerin, nikâh töreninden sonra köydeki benzer bir taş yığınını ziyâret ederek, kümeye taş attıklarını bildirmektedir. Anadolu’muzdaki bu taş yığınları, bugün Ötüken’deki Bilge Kağan Bengü Taşı’nın dibinde ve Atayurd’un her yanında bulunan ve oralarda adına obo (bâzı yerlerde oba) denilen taş yığınlarının öz be öz kardeşleridirler. Oralarda da dilek için kullanılırlar. Fazladan, iyi ruhların bu taş yığınlarının tepesinde toplandığına da inanılır.
Türkler, Satuk Buğra Kağan Ata’mızın gördüğü rûyâ sonucunda değil, kılıç zoruyla ihtida’ etmişlerdir. 715 yılında gebertilen Müslim oğlu Kuteybe’nin Horasan’da, Belh, Buhârâ, Semerkant (Temürkapığ)’ta döktüğü Türk kanı, Mâverâ-ün Nehr’i kızıla boyamıştır. Sanıyoruz ki bu zorlamaya karşı koyamayan Türkler’in bir kısmı öyle bir ihtida’ şekli yaratmışlardır ki ne şişi ne de kebâbı yakmışlardır. Türkler hiç bir zaman Araplar gibi Müslümân olmamışlar, sanki sathî ve göstermelik teslîmîyetleriyle Köktengri dînine yeni bir çeşni katmışlardır. Biz Batı Türk ellerinde yaşayan Türkmenler’imizin yaşayış biçimlerini böyle değerlendiriyoruz.
Son cümlenizdeki gerçekten asla’ şüpheniz olmasın.

Tonyukuk