Milliyetimiz Türk, dinimiz İslam’dır. Bu Türk-İslam sentezi değildir.

25.04.2000

Bu yazıyı isterseniz yayınlamayabilirsiniz.


Sevgili Tonyukuk,
Öncelikle böyle yararlı bir sayfayı hazırladığınız için sizi tebrik ederim.


Benim sıkıntım, din konusunda bazı kardeşlerimizin takındığı, bana göre yanlış tavırlarda. Kardeşlerimiz, geçtiğimiz yüz yıl içerisinde Arap’ların milletimize yapmış olduğu büyük ihanetten dolayı kendilerine büyük nefret beslemektedir ve bu konuda çok haklıdır. Aynı hissiyatı biz de paylaşıyoruz. Fakat bu bazen haddini aşıp Arap’lardan değil İslam’dan nefret etme noktasına gelmektedir. Bu tür davranışlar büyük bir kısmı Müslüman olan milletimizin bir mensubu olarak beni de rahatsız etmektedir. Eğer gerçekten Turan’ı büyük Türk birliğini kurmak istiyorsak
karşımızdakinin inançlarına saygı duymak zorundayız. Buna benzer şekilde, milletimiz içerisinde hristiyan veya başka dinlere mensup olan kesimler de vardır. Örneğin, Gagauz’lar, Sibirya’da (Rus’ların baskısıyla da olsa) Ortodoks Türk’ler vardır. Milletimiz neredeyse 1000 yıldır Hristiyan’larla savaşmaktadır ama bu Hristiyan kardeşlerimizden nefret etmemizi gerektirmez. Ne zaman ki Türk’lüğe ihanet içerisinde olurlar, o zaman iş değişir. Yine milletimiz içinde Şamanist, Lamaist, Budist kesimler vardır. Eğer biz Türkçü’yüz diyorsak hiçbir şekilde din ayrımı yapmadan tüm kardeşlerimizi kucaklamalıyız.


Tüm bunları anlatmamın sebebine gelince, sayfanızdaki bir ifade beni oldukça üzmüştür. 1 Nisan tarihli, Mustafa Yaşar Sir Bey’in yazısına verilen cevapta Tanrı kelimesinin Arap’ça Allah kelimesinin Türkçe karşılığı olduğunu, Arap’ların Müslüman olmadan önce Kabe’deki putlarına Allah dediğini yazmışsınız. Bir kere ben bir Müslüman Türk olarak diyorum ki, ben hiçbir zaman Tanrı demeye çekinmedim. Fakat Allah sözcüğünün karşılığı Tanrı değildir. Tanrı, Arapça’da İlah, Farsça’da Hüda sözcüklerinin karşılığıdır. Allah genel değil bir özel isimdir. Ayrıca İslam, Arap kültürü değil evrensel, en son ve en doğru dindir ve Allah Türk’lerin Tanrı’sı, Arap’ların İlah’ı, Fars’ların Hüda’sıdır. Bu sizce İslam’ın evrenselliğini göstermiyor mu?


Arap’ların putlarına Allah demesi ise şöyle açıklanabilir sanırım. Allah tüm kavimlere tarihin her döneminde peygamberler, elçiler göndermiştir. Bu gönderilen din hep aynı din olan İslam’dı. Benim düşüncem de Allah her kavime kendisini farklı isimlerle değil hep aynı ismiyle, Allah ismiyle tanıtmıştır. Nitekim Arap’lar da Allah ismini kendilerine daha önce gönderilen elçi vasıtasıyla öğrenmiş olabilirler.

Son olarak şunu söyleyeyim. Milliyetimiz Türk, dinimiz İslam’dır. Bu Türk-İslam sentezi değildir. Milliyet ve din çatışmak zorunda da değildir.

Sabrınız için teşekkürler.


Not: Kültigin Göktürk s05 programını çalıştırmadım ama ben de Göktürk harflerini vektorel (autocad r14) ortama geçirdim. Burada hem Göktürk harflerini hem Latin harflerini sağdan sola doğru yazabilirsiniz. Fakat bu biraz yavaş oluyor ve programı bilmenizi gerektiriyor. Yine de isterseniz gönderebilirim.
Tengri Türk’i aburatugay.

Erdem SOYLU

* * *

19.05.2000

Azîzim Erdem SOYLU Beğ,

Çalışmalarımızı beğenmeniz bizi mutlu kılmıştır. Tebrîkinize teşekkür ederiz.

Yazınızı 3 haftalık bir gecikme ile cevaplandırmamızı hoş görünüz. Araya bayram ve bayramı tâkîb eden günlerde bâzı seyahatler girdi. Bu sebepten gecikmeler oldu. Hattâ otağımızı güncellemelerde de gecikmeler meydana geldi.

Arap ihânetine dayandırılan İslâm tenkidlerinin elbetteki idrâkindeyiz. Bu tenkidleri yapanları iki bölüme ayırabiliriz. Birincisi Arap ihânetini samîmî olarak İslâm ihâneti gibi düşünenler (ki bunların sayısı çok azdır), ikincisi ise bu ihâneti bahâne ederek İslâm’a saldıranlardır. İkinci bölüme girenlerin de kalabalık oldukları söylenemez. Ancak bunlar kalem! ve söz! erbâbı olduklarından büyük bir kitleye hitâb etme imkânına sâhiptirler. Bu gürûha ateistleri, Türk düşmanlarını, her ne yol ile olursa olsun Türklüğü bölmek isteyen hâinleri, Hıristiyan misyonerleri, hattâ samîmîyetle Avrupâî bir Hıristiyanlık taraftarı olanları katabiliriz. Ancak atalarımızın “Kara bodun” diye adlandırdıkları, milletimizin temelini oluşturan büyük kitle, oynanan oyunun farkındadır.

Tonyukuk Otağı’nın dînî konuların tartışıldığı bir zemînde bulunmadığını, sanırım takdîr edersiniz. Ancak, sayın konuğumuz Sir Beğ’e verdiğimiz cevâba istinâden buyurduğunuz, “Allah sözcüğünün karşılığı Tanrı değildir. Tanrı, Arapça’da İlâh, Farsça’da Hüdâ sözcüklerinin karşılığıdır. Allah genel değil bir özel isimdir. Ayrıca İslâm, Arap kültürü değil evrensel, en son ve en doğru dindir ve Allah Türk’lerin Tanrı’sı, Arap’ların İlâh’ı, Fars’ların Hüdâ’sıdır. Bu sizce İslam’ın evrenselliğini göstermiyor mu?” cümlelerinize sanırım bir açıklık getirmek gerekmektedir.

“Allah, Tanrı değildir.” görüşünüzden sonra “… ve Allah Türk’lerin Tanrı’sı, Arap’ların İlâh’ı, Fars’ların Hüdâ’sıdır.” demenizden şu iki mânâ çıkıyor:
1- Allah, Tanrı değildir ama Tanrı Allahtır.
2- Türk’lerin Tanrı’sı da, Arap’ların İlâh’ı da, Fars’ların Hüdâ’sı da aslında Allah’tır. Dolayısı ile O’na Tanrı, İlâh, Hüdâ demek yanlıştır ve O’na sâdece “Allah” demek gerekir.

Fars’ın Hüdâ’sının müennesine (dişi) hiç rastlamadık ve bu bakımdan varlığından habersiziz. Buna karşılık Arab’ın gerek İlâh’ının, gerekse Ma’bûd’unun müennesleri de vardır. Bugün bile, hem Arap’lar hem de Türk’ler günlük konuşmalarında, hattâ yakarışlarında “Allah” yerine zaman zaman “İlâhî” (Ey Allah, Allah’ım) demekte beis görmemektedirler. Bu durumda muhâtab acaba “Allah” olmuyor mu? Yâhut konuşmalarda saygısızlık mı, duâlarda kabûl edilemezlik mi oluşuyor?

Türk’lerde insanın ve genellikle bâzı evcil hayvanların dışında hiçbir yaratığın dişisi tesmîye edilmemiştir ve bildiğiniz gibi Tanrı’nın da müennesi yoktur. Tahmînen 20nci yüzyılın ilk çeyreğinde İlâhe’ye ve Ma’bûde’ye karşılık, Tanrı’ya bir müennes uydurulmuş, adına da Tanrıça denilmiştir. Bu biraz da Kral’ın dişisine, evdeşine Kraliçe denilmesinden mülhemdir. Kısacası birkaç başka adla anılmış olmasına rağmen Türk’lükte Tanrı tektir ve Türk’lerin indinde târîhleri boyunca şerîki de olmamıştır.

Sayın Sir Beğ’e bu husûsta yazdığımız yazıda kullandığımız uslûb, yazısının sonundaki “İnandığınız Kök Tengri sizi korusun….” dileğinde hissedilen istihzâya karşılıktır. Bir Mûsevî Türk’ün size “İnandığınız Allah sizi korusun!” demesinde çok ince bir mânâ aramaz mısınız?
Bu tür münâkaşalara girmek havanda su dövmekten başka bir işe yaramaz. Bu bakımdan biz, hiç de gücenmediğimiz Sayın Sir Beğ’e verdiğimiz cevapta bu konunun çokça tartışıldığını ve çoktan netîcelendiğini söyledik.

Yine yazınızda ” İslâm, Arap kültürü değil evrensel, en son ve en doğru dindir.” demektesiniz. Biz ise bugüne kadar bunun aksine bir ifâde kullandığımızı hatırlamıyoruz. Ek olarak, İslâmîyet’in semâvî bir din olduğunu da hiç reddetmedik.

Azîzim Erdem SOYLU Beğ,

“Milliyetimiz Türk, dînimiz İslâm’dır. Bu Türk-İslâm sentezi değildir. Milliyet ve din çatışmak zorunda da değildir.” sözlerinize tamâmiyle katıldığımızı belirtmek isteriz. Yine belirtiriz ki amacımız, Türk’lüğün yükselmesini dilediğimiz burcuna, çakıl taşı büyüklüğünde de olsa bir taş koymaktır.

Vektorel (autocad r14) ortama geçirdiğiniz Göktürk harflerini ve bu harflerle birlikte Latin harflerini de sağdan sola doğru yazabilen programınızı bize göndermenizi ricâ eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Tengri Türk’i aburatugay ve kesinlikle Tengri biz menen!

Tonyukuk